Adres

Yarahmet Mahallesi, Manolya Sk. No:10/A Barla Apt.Tokat Merkez

Telefon

0356 214 07 15 <br> 0530 326 90 09

Mail

tokattisav@gmail.com

VAKIF MALI VE KULLANIMI

İslam’da vakıf geleneği Hz. Peygamber (asm) ile başlamış, sonraki zamanlarda gelişerek devam etmiştir. Vakfedilen mal vasıtasıyla amel defterinin kapanmayacağı (sadaka-i cariye) hakikatinin şevkiyle Müslümanlar, ilk zamanlardan itibaren mallarını vakfetmişler ve ihtiyaç sahiplerinin istifadesine sunmuşlardır.

Vakfedilen mal vakfedenin belirlediği amaca uygun olarak sarf edilir. “Vakfedenin bu konudaki beyan ve şartlarını içeren, vakfın âdeta tüzüğü niteliğindeki yazılı belgeye “vakfiyye” adı verilmektedir. Vakfiyede yer alıp vakfın kuruluş ve meşruiyet esaslarına aykırı olmayan şartlara, bir zaruret bulunmadıkça uyulması gerektiği hususunda âlimler ittifak halindedir. Fıkıhta bu şartların önemi ve bağlayıcılığı, “Vâkıfın şartı şâriin nassı gibidir” kaidesiyle ifade edilmiştir. Vakfedilen mal kamu malı statüsündedir ve (Vakfiyede belirtilen amaçların dışında) satılamaz, hibe edilemez, hiçbir şekilde temellük edilemez. Vakıf mallarının işletilmesi ve kiraya verilmesi vakfiyedeki şartlara göre ve rayiç bedelle yapılır” (DİA, Vakıf).

İnsanlar şartlarını kendileri belirlediği vakıflar kurabilecekleri gibi hizmet alanları ve şartları belirlenmiş vakıflara da bağışta bulunabilirler. Bu malların nasıl kullanılacağı ilgili vakıfların senetlerinde belirlenmiş olup idaresi ise mütevelli heyetlerine havale edilmiştir.

“Hanefî ve Şâfiîler’deki mutemet görüşe ve Ahmed b. Hanbel’den bir rivayete göre vakfedilen mal vakfedenin mülkiyetinden çıkarak menfaati kamuya, mülkiyeti Allah’a ait bir mal haline gelir” (DİA, Vakıf). Böylece vakfedilmiş malların idari sorumluluğu ise ilgili vakıfların mütevelli heyetlerine aittir. Vakıf mallarının idaresi İslam hukukunun genel prensipleri ve vakıf senedindeki şartlara göre yürütülür. Bunlara riayet edilmemesi “ihanet” kavramı ile açıklanmıştır. Bediüzzaman’ın meşhur vecizesi ile ifade etmek gerekirse:  “Ferd mütekellim-i vahde olsa, müsamahası ve fedakârlığı amel-i sâlihtir; mütekellim-i maalgayr olsa, hıyanettir, amel-i talihtir”. Yani fertler kendi mallarından harcama yaparken cömertlik yapabilir, fedakârlıkta bulunabilir, bu güzel bir davranıştır; fakat vakıf malı gibi umuma ait malların harcanmasında cömertlik veya fedakârlık yapıyorum diye belirlenen sınırların dışına çıksa, bu davranışı emanetin hukukuna riayet etmemek anlamında hıyanet olarak değerlendirilir.

“Vakfiyede öngörülen hizmetlerin eksiksiz yerine getirilmesi için hizmet binalarının bakım ve onarımı, hizmet personelinin tayini, verimli çalışma ortamı oluşturma, ücretleri zamanında ödeme, akar taşınmazları rayiç değerleri üzerinden kiraya verme ve ihtiyaç halinde tamir ettirme, vâridât toplama, hesapları tutma, gerekli sarfiyatı yapma, yıl sonu hesaplarını ilgili makamlara verme, personelin görevlerini gereği gibi yapmalarını temin mütevellinin re’sen yapacağı işler arasında yer alır. Muvâzaalı işlemler yapmak, vakıf mallarını rehin vermek, teberru etmek, bedelsiz yararlandırmak (Vakfın amaçları dışında), teminat ve kefil olmaksızın ödünç vermek, taksim etmek, üzerinde mülkiyet iddia etmek gibi vakfa zararlı işlemleri ise mütevelli hiçbir şekilde yapamaz. Mütevelli kusur ve ihmalinden kaynaklanan zararları tazmin etmekle yükümlüdür; zararlı işlemleri vekili yapmış olsa da kendisi sorumludur” (DİA, Mütevelli). Mütevelli vakıf mallarının tamiri için rayiç fiyatın üstünde bir ücretle işçi çalıştıramaz veya bir malzeme satın alamaz. Bunu yaptığı takdirde fazla kısmı kendisinin ödemesi gerekir (DİA, Vakıf).

Bu genel çerçeve içinde Tokat’taki hizmetlerimiz TİSAV Vakfı’nın senedine uygun olarak yürütülmektedir. Vakfımızın senedinde kayıtlı bir Mütevelli Heyeti ve Mütevelli Heyetinin seçtiği bir Başkan ve Yönetim Kurulu vardır. Vakfımızla ilgili tüm mal varlıkları bu heyetlere emanettir. Heyetler cemaatimizin genel katılımı ile seçimle belirlenmekte ve yaptıkları hizmetler yıllık murakabeye tabi tutulmaktadır. Bu şartlarda heyetlerin vakıf malları ve gelir ve giderleri üzerindeki her türlü tasarrufu cemaatin şahs-ı manevisinin murakabesi ve denetimi altında ve sorumluluğundadır. Bu değerlendirmelerden sonra:

  • Vakfımıza bağış yapanlar, bağışlarının Vakfımızın hizmet yaptığı alanlardan nerelere ve nasıl kullanılması gerektiği konusunda tercihte bulunabilirler. Bunu yapmadıkları takdirde vakfın genel hizmetlerinde Mütevelli Heyetinin belirleyeceği önceliklere göre kullanılmasını kabul etmiş sayılırlar ki arzu edilen bağış yöntemi budur.
  • Hangi yol tercih edilirse edilsin bağış yapılan menkul veya gayr-i menkul her türlü mal şahsın mülkü olmaktan çıkmış ve Vakfın mülkiyetine geçmiştir. Bu mallarla ilgili her türlü tasarruf yetkisi tamamen Mütevelli Heyetine aittir. Binaenaleyh bağışçıların bağışladıkları menkul veya gayr-i menkul üzerindeki tasarruf talepleri haksız ve yersiz olup; hizmetlerin insicam içerinde yürütülmesini zorlaştıracak ve Cemaatin tesanütüne zarar verecek hallerin ortaya çıkmasına sebep olabilecektir.
  • Vakıf mallarının nasıl kullanılacağı Mütevelli Heyetinin yetki ve sorumluluğunda olduğundan, Mütevelli Heyetinin vazifelendirdiği görevliler, Mütevelli Heyetinin belirlediği şartlara uymak zorundadırlar. Vakfın görevlendirdiği vazifeliler bu şartların dışına çıkmaları halinde, emanet ile ilgili mükellefiyetin hukukuna riayet edilmemesi yüzünden sorumlu olacaklarının bilincinde olmalıdır.